Coca Cola'nın içinde ne olduğunu sadece iki kişinin bildiğini düşünenlerin yaşadığı bir dünyadaki tüm ciğersizlere selam.
İlk yazı İncil'in ortaya çıkışı ile ilgiliydi. Bu yazı ise Hristiyanlıktaki tüm kutsalların nasıl ortaya çıktığı ve nelere dayandıkları hakkında olacak.
Başlamadan önce söyleyeyim, ziyadesiyle ilginç ve şaşırtıcı tespitlere gebe bir yazı olacak. Günlerdir araştırdığım ve araştırırken epey bir eğlendiğim bir konu olmasından dolayı, siz ciğersizlerin de okurken sıkılmayacağınızı tahmin ediyorum.
Waaooww, I feel good.
Dını nını nını nııııı.
İlk yazıda söylediğim gibi Hristiyanlık, pagan dinlerinin modernize edilmiş halidir.
Erken dönem Hristiyan tarihçileri de dahil olmak üzere, modern Hristiyan tarihçileri Hz. İsa'nın doğumunu 0 yani Milat olarak kabullenirler. Yani Hz. İsa'nın doğumu ''başlangıç''tır.
Bu duruma bakılarak Hz. İsa'nın doğumunun, yılın başlangıç günü olan 1 Ocak tarihi olması gerekir. Çünkü tarihin başlangıcı sıfır olarak kabul edildiğinde, tüm zaman ayrımlarının da başlangıç durumunda olması gerekir.
Yani ; 01.01.00
Birinci gün, birinci ay ve sıfırıncı yıl.
Yani ilk yüzyıl.
Peki Hristiyanlar, başlangıç olarak kabul ettikleri Hz. İsa'nın doğum gününü neden 1 Ocak yerine 25 Aralık'ta kutlarlar?
Hz. İsa'nın doğumu başlangıç kabul edilirse, yılın ilk gününün 25 Aralık olması gerekmez miydi?
Bazı kaynaklarda bunun kilise dayatmaları sonucu yapıldığı yazar. Bunun kilise ile bir alakası yoktur, keza o tarihte henüz kilise yoktu. Bu kriterler 325 yılındaki İznik Konsülü'ünde pagan din adamları tarafından belirlenmiştir.
Fakat büyük bir mantık hatası yapılmış ve Hz. İsa'nın doğum günü, tarihin başlangıcına denk getirilmemiştir.
Peki neden Hz. İsa'nın doğum yılı bile tam olarak bilinemezken, bir doğum günü belirlenmiş ve 25 Aralık seçilmiştir?
Konuyla ilgili birkaç güzide bilgi edinelim ;
- Mısır Güneş tanrısı Ra, 25 Aralık'ta doğmuştur.
- Frigya tanrısı Attis, 25 Aralık'ta doğmuştur.
- Tanrıların anası Kibele, 25 Aralık'ta doğmuştur.
- Mısır tanrıçası İsis, 25 Aralık'ta doğmuştur.
- Mısır tanrısı Osiris, 25 Aralık'ta doğmuştur.
- Mısır yeryüzü tanrıçası Nut, 25 Aralık'ta doğmuştur.
- Mısır tanrısı Geb, 25 Aralık'ta doğmuştur.
- Mısır tanrıçası Ma'at, 25 Aralık'ta doğmuştur.
- Mısır tanrısı Amon, 25 Aralık'ta doğmuştur.
- Yunan tanrısı Zeus, 25 Aralık'ta doğmuştur.
- Yunan tanrısı Dionysos, 25 Aralık'ta doğmuştur.
- Yunan tanrısı Apollo, 25 Aralık'ta doğmuştur.
- ....
Sanırım bu kadar örnek, neden Mesih'in doğumunun 25 Aralık kabul edildiğinin yeterli bir açıklamasıdır.
Bu uyarlamalardan bazıları şunlar ;
Eski Yunan tanrısı Dionysos 25 Aralık'ta doğmuştur ve şarap tanrısıdır.
''Suyu şaraba dönüştürmesiyle'' bilinir.
İlginç bir şekilde Mesih de, son akşam yemeğinde suyu şaraba dönüştürmüştür.
Bu yüzden de Hristiyanlarca şarap kutsal içecek olarak kabul edilir.
Pagan din adamları böylelikle hem tanrılarını unutmamış, hem de şarap içmek gibi bir zevkten kendilerini mahrum bırakmamışlar.
Yine eski Yunan tanrıçası Mithra 25 Aralık'ta doğmuştur.
Mithra güneş tanrısıdır.
Kutsal ibadet ise günü pazar günüdür.
Bildiğiniz üzere, Hristiyanların da kutsal ibadet günleri pazar günüdür. Ayrıca haftanın ilk günü olarak kabul ederler. Hristiyanlar pazar gününü Mesih'in doğduğu gün olduğunu ve ona inananların ilk kez pazar günü bir araya geldiklerini söylerler.
Pazar'ı ''tanrı'nın günü'' diye adlandırırlar.
Pazar gününün anlamı ise çok daha ilginçtir;
Pazar'ın İngilizcesi Sunday' dir. Yani ''güneş günü''.
Antik Roma'da insanlar pazar gününü kutsal sayar ve tanrılara ibadet etmek için bu günü tatil ilan ederlermiş. Hristiyanlığın kabulünden önce kutsal sayılan bu gün, aynı şekilde kabul edilmiş, ve yeni dine Mesih hikayeleri eklenerek uyarlanmıştır.
Güneş tanrılarının kutsal güneş günü, Mesih'in doğumu ve iman edenlerin buluştuğu gün oluvermiş. Fakat ''tanrı'nın günü'' olarak anılmaya da devam etmiş.
Yine antik Roma'da paganlar, Mithra'nın doğum günü olan 25 Aralık'ta kutlama yaparlar, birbirlerine hediyeler verirler ve genelde hindi eti yerlerdi.
Hristiyanlığın kabulünden sonra ''İsa bu tarihte doğdu, siz de kutlama yapın'' denildi ve o zamanki noel, hediye alıp verme ve hindi eti yeme gibi gelenekler devam ettirildi.
Noel hindisi |
Antik çağlarda Güneş, en çok tapınılan cisimdi.
Bunun başlıca sebebi, dünyadaki hayatın neredeyse tamamı Güneş sayesinde sürüyordu. Ekinler onunla büyüyor, dünya ve insanlar onunla aydınlanıyor ve ısınıyor, insanları karanlıktan ve soğuktan koruyordu.
Bu nedenle insanlar Güneş'in hareketlerini izlemeye, analiz etmeye başladılar. Bununla birlikte yıldızlar ve ayın hareketlerini de..
Ve ilginçtir, gök cisimleri ve hareketleri hakkında yaptıkları temel keşiflerin üzerine, günümüz bilimi çok da fazla bir şey koymadı. Bu da insan üzerindeki inanç fikrinin ne derece etkili olduğunun kanıtıdır aslında. Dünya üzerindeki birçok buluş, insanların dinleri adına yaptıkları çalışmalardan kaynaklanır.
Örneğin, antik insanlar gök cisimleri ve hareketleri sonucunda zodyak adında bir burç haritası çıkarmışlardır. Ve bu haritada 12 burç vardır.
Bu sebeple 12 sayısı antik efsanelerde ve mitolojilerde çok sık kendini gösterir ;
- Yunan mitolojisinde 12 Olimposlu tanrı vardır.
- Yine Yunan mitolojisinde 12 Titan tanrı vardır.
- Hitit mitolojisinde 12 tanrı vardır.
- Antik İsrail'de 12 kavim vardır.
- Tevrat 12 kavme gönderilmiştir.
- Mısır mitolojisinde Ra'nın 12 ruhu ve 12 özel gücü vardır.
- Mısır tanrısı Horus'un 12 hizmetkarı vardır.
- Hitit mitolojisinde 12 Marduk gezegeninin dünyaya felaket getireceğine inanılır.
- Çin takvimi 12 hayvanlıdır.
- Hinduizm'de Buda'nın 12 öğrencisi vardır.
- Zeus'un toplam 12 çocuğu vardır.
- Herkül'ün yerine getirilmesi gereken 12 görevi vardır.
- Mısır'daki Büyük Piramit'te 12 oda vardır.
- Üç büyük piramidin toplam 12 yüzü vardır.
- Maya araştırmalarında 12 yıldız vardır.
- Yine mayalarda 12 gök tanrısı vardır.
Tüm bu mitolojik hikayelerde 12 sayısının geçmesinin sebebi, zodyak çaprazında 12 burç olmasıdır.
Tabi modern bir pagan dini olan Hristiyanlıkta da 12 sayısına sıkça rastlanır ;
- Hz. İsa'nın 12 havarisi vardır.
- İncil'de Kudüs'ün 12 kapısı olduğu ve bu kapıları 12 meleğin koruduğu söylenir.
- Hz. Meryem'in başındaki taçta 12 gül olduğu söylenir.
- Mesih'in ışığına kavuşmak için 12 yol vardır.
- Hristiyanların 12. gün bayramı adında kutlama günleri vardır.
Mesih'in çarmıha gerildiği, 3 gün çarmıhta ölü kaldığı ve sonra dirildiği hikayesi de kati suretle paganizmden alınmış bir hikayenin uyarlamasıdır.
21 Aralık kış gün dönümüdür ve bu tarihle günler uzamaya başlar. Bu tarihe kadar Güneş güneye hareket eder, 21 Aralık'ta ise bu hareketi durdurur. 3 gün hareketsiz kalır ve 25 Aralık'ta kuzeye doğru hareket etmeye başlar.
Güneş, geceye galip gelir. Aydınlık, karanlığı yener.
Paganlar bunu ''Güneş'in tekrar dirilişi'' olarak kutlarken, Hristiyanlar ''Mesih'in tekrar dirilişi'' olarak kutlarlar. Ve bu kutlama yine pazar günü yapılır. (Sun-day)
Bu sebeple mitolojilerdeki sayısız tanrının 25 Aralık'ta doğduğuna inanılır.
Tıpkı Hristiyanların Mesih'e atfettiği gibi..
Güneş'in Sirius yıldızları üzerinde izlediği yol ise, aynı şekilde Hristiyanlıktan çok daha önce paganlar tarafından kutsal sayılmıştır.
Bu şekil haçtır ;
Güneş ve Sirius yıldızları 25 Aralık'ta gök yüzünde, en üst noktada buluşurlar.
Zodyak burçları bile haç şeklinde ayrılmıştır ;
Hristiyan alemi böyle bir simgeyi kullanmazsa kendilerini dışlanmış hissederlerdi sanırım..
Çarmıh üzerindeki İsa, aslında Sirius üzerindeki Güneş'i simgeler. Güneş 21 Aralık'ta 3 gün boyunca Sirius üzerinde hareketsiz kaldığı için paganlar ''Güneş haç üzerinde öldü, 3 gün ölü kaldı ve tekrar dirildi'' derlerdi. Aynı hikayede Güneş, Mesih oldu ve devamı getirildi.
Haç üzerindeki Güneş |
Çarmıh üzerindeki İsa |
Aslında haç işareti kullanımı oldukça eskiye dayanır.
Tanrı Dagon ve başındaki haç |
Yunan mitolojisindeki şarap tanrısı Dionysos ;
Yine Yunan tanrısı Dionysos ve elinde tuttuğu haç şeklindeki asa;
En ilginci ise üzerinde Osiris ve Dionysos'un diğer isimleri olan Orfeus ve Bacchus yazan bu tablettir. Hz. İsa çarmıhına olan benzerliği görülmeye değerdir ;
Birileri paganların icatlarının üzerine fena yatmış anlaşılan..
Tüm bunları gördükten sonra aklıma Gora'dan bir sahne geldi, paylaşayım ;
Pardon ya bu değildi, hehe.
Hah, bu ;
''Taklitçi olma, kendin ol kendin! ''
demek istiyorum Hristiyan dünyasına. Biraz orjinal olun anasını satayım.
Neyse.
Pagan dinlerini uyarlamak bununla da sınırlı kalmamış tabiki ;
Sağdaki, Babil Güneş tanrısı Şamaş. Ortadaki nesne ise Güneş'tir.
Aynı sembole yine Hristiyan motiflerde de rastlanılır ;
Vatikan da Güneş'in kutsal yönetim merkezidir. Ve bu merkezde bir Güneş sembolü olması kaçınılmazdır.
Vatikan |
Babil tanrısı Dagon ve başında Balık Çağı'nı simgeleyen bir balık figürü.
Yine Dagon, balık şeklinde.
Dagon ve Balık şeklindeki başlığı..
Bu da Papa.
Buna benzer birçok balık simgesi Hristiyanlıkla iç içe geçmiştir ;
En ilginç bulduğum da İncil'in üzerinde de olmasıydı;
Güneş' e ve gök cisimlerine tapan antik insanlar, Güneş ve yıldızları kişileştirmişlerdir.
Güneş teması |
Şahinin kafasında Güneş |
Güneş tanrısı Ra'nın kafasının üzerindeki Güneş |
Horus ve arkasındaki Güneş |
Aynı şekilde, Hz. İsa'yı tasvir eden tüm resimlerde Hz. İsa'nın kafasında bir Güneş figürü vardır ;
Yüce olan herkesi kafalarında Güneş ile tasvir etmişlerdir ;
Meryem ve İsa |
İsa |
Havariler |
Güneş'e tapınma hala devam ediyor anladığımız kadarıyla..
Son olarak kutsal üçleme yani teslisten bahsetmek istiyorum.
''Kutsal üçlü'' kavramı, yine binlerce yıl önce var olmuş bir inanç sistemidir. Kesin olmamakla birlikte benim tahminim, bu inancın kaynağını ''Güneş, Ay ve Dünya'' üçlemesi oluşturmakta.
Güneş aralarında en büyüktür ve her şeyin kaynağıdır. Onun yokluğunda ise, Dünya'yı Ay aydınlatır. Güneş, ışığını Ay'a verir ve Güneş'in Dünya'daki varisi, halefi olur. Bu nedenle o da kutsaldır.
Bu üçleme karşımızda yine mitolojide çıkar ;
Osiris-Horus-İsis |
Bu üçleme Hristiyanlığa da geçmiş, hatta inanç esası olmuştur ;
İncil'de Hz. İsa'ya ''tanrı'nın yeryüzündeki ışığı , yansıması'' denilmesinin temeli de yine bu inanıştan gelir. Güneş yokken Ay vardır, ve tanrı da dünyaya kendisinden olan ışığı göndermiştir.
Peki Hristiyanlar ''tanrı 3'tür'' derlerken, nasıl olur da Hristiyanlık ''tek tanrılı dinler''den sayılır?
- İsa tanrıdır.
- Kutsal ruh tanrıdır.
- Ve, tanrı tanrıdır.
Yani ;
- Tanrı tektir.
- Ve tanrı üçtür.
- Aslında bu üçlü birdir.
- Fakat bu üçünden birini kabul etmezsen imansız olursun.
- İsa oğuldur.
- Fakat İsa tanrıdır.
- İsa hem tanrı, hem insandır.
- Fakat tek kurtarıcı İsa'dır.
- Havarilerin yazdıkları İnciller İsa'nın ayetleridir.
- Fakat ayetler yalnızca tanrıdan gelirse ayet olurlar.
Bu ve bunun gibi yüzlerce çelişkili ve saçma inanç esası...
Bununla ilgili çok eğlenceli bir video buldum gezinirken, mutlaka izleyin, gülme garanti belgesi veriyorum ;
Çok tanrılı dinler, modernize edilmiş tek bir din olan Hristiyanlıkta birleştirilmiş, fakat çok tanrılı olma özelliklerini kaybetmemişlerdir.
Mısır tanrıçası İsis, bir tanrı olan Horus'u doğurduğu için ''Tanrı annesi''dir.
Yunan mitolojisinde Alkmene, yarı tanrı olan Herkül'ü doğurduğu için ''Tanrı annesi''dir.
Aynı mit Hristiyanlıkta ''tanrı İsa'yı doğuran Meryem tanrı annesidir'' olarak karşımıza çıkar.
İsis-Horus, Mary-Jesus |
Yine Mesih'in vaftiz edilmesi de eski Mısır mitolojisinden uyarlanmıştır. Mısır tanrısı Anubis, tanrı Horus'u 30 yaşında vaftiz etmiştir. Ve ilginçtir, Horus'un da 12 özel hizmetkarı vardır.
Tıpkı Vaftizci Yahya'nın İsa'yı 30 yaşında vaftiz etmesi ve İsa'nın 12 havarisi olması gibi...
Bulunan antik Roma'dan kalma yazıtlarda şöyle bir cümleye rastlanmıştır ;
''Benim bedenimi yemeyenler ve kanımı içmeyenler, böylece benimle birleşmeyenler kurtuluşa eremez.''
Mithra yazıtları.
Bu inanç sistemi Hristiyanlığa ''Ekmek İsa'nın bedeni, şarap İsa'nın kanıdır, bu yüzden kutsaldır'' olarak geçmiştir. Ve hala kiliselerde, pazar ayinlerinde ve kutsamalarda şarapla birlikte bisküvi veya ekmek yenilir.
Kan içme ve et yeme olayı teması ise yamyamlara dayanır.
Evet, bildiğimiz yamyamlar.
Yamyamlar, medyumların ve tanrısal güce sahip insanların kanlarını içer ve etlerini yerlerdi.
Bunun sebebi ise, kanını içtikleri ve etini yedikleri kişinin ruhlarını kendi içlerine aldıkları ve onların özelliklerine ve güçlerine sahip olacakları düşüncesidir.
Bu inanç Mısır mitolojisine de geçmiş, tanrıların etini yemek ve kanını içmek, tanrısallaşmanın ve tanrı gücüne erişmenin anahtarı olarak görülmüştür.
Hannibal |
Oturan boğa |
Tabi konu tanrının etini yemek ve kanını içmek olunca, akla iğrenç sonuçlar da gelmiyor değil.
Mesela tanrının bedeni olarak yenilen, ve sonra bağırsaklardan geçip dışkıya dönüşen bir tanrı fikri bana ziyadesiyle saçma gelmekte.
Tabi bir de, çıkarılan dışkının bir kavanozda muhafaza edilerek, odanın baş ucuna koyulup önünde bir tanrı diye eğilinmesi, bundan daha iğrenç bir düşünce ve mantık bozukluğu doğurur zannımca.
Son olarak mitolojilerin neden ve nasıl ortaya çıktıklarından bahsederek yazıyı bitirmek istiyorum.
Çağımız insanlarının en büyük eğlenceleri sinemalar, kitaplar ve şarkılardır. Fakat eski çağlarda insanlar bunlardan yoksun oldukları için, en büyük eğlenceleri hikayeler, efsaneler anlatmaktı.
Hatta bu işi profösyonel anlamda yapan adamlar vardı. Bu adamlar geçimlerini anlattıkları hikaye ve efsanelerden sağlarlardı.
Tüm zamanların en çok tapınılan nesneleri olan Güneş ve gök cisimleri, bu efsanelerin temelini oluştururdu. Zira insanlar, inandıkları şeyleri yücelten kahramanlık efsaneleri duymaktan hoşlanırlar. Bu sebeple teması Güneş ve gök cisimleri olan efsaneler türetilir ve dilden dile yayılırdı.
Efsanelerde Güneş ve gök cisimleri kişiselleştirilirdi. Bu yüzden Güneş tanrısı, gök tanrısı, deniz tanrısı gibi sıfatlarla anılırlardı. Tanrıların en büyüğü her zaman Güneş ile birlikte anılırdı.
Zeus, Ra, Horus gibi.
Zamanla bu efsaneler birer fenomene dönüştü ve mitoloji olarak anılan efsanevi hikayeler, insanlık tarihinin vazgeçilmezleri halini aldı.
Aslında sadece hayal gücünden ibaret olan tanrılar ve maceraları, insanlar tarafından birer dogma olarak kabul edilip, yüzlerce yıl inanç esası oldular.
İşte tüm bu sebeplerden dolayı Hristiyanlık semavi, ilahi, İbrahimi ve tek tanrılı bir din değildir. Zira içinde Allah'tan başka herhangi bir şeye tapınılan bir din, ilahi bir din olma lüksüne sahip olamaz. Tanrı üçtür diyen bir dinin, tek tanrılı dinler kategorisine girmesi de, yine saçma olacaktır.
Hristiyanlık Güneş'e, gök cisimlerine ve mitoloji tanrılarına tapınılan, ve günümüzün en çok mensubu bulunan dinidir.
Kur'an-ı Kerim'in ''İnsanların çoğu kafirdir.'' ayeti sanırım bu nedenleri bilince çok daha anlamlıdır.
Umarım bana konu hakkında onlarca mesaj atan arkadaşlara, Hristiyanlığın neden semavi, ilahi ve İbrahimi bir din olmadığını açıklayabilmişimdir.
Hadin eyvallah..